26 Nisan 2010 Pazartesi

Palyaço

Bir palyaçoyu seyrettim. Düşünce derinlerine dalmama fırsat verecek kadar sıkıcıydı. Derinlerde kendime diyordum ki, bu işin bir diploması olmalı, ya da bir üstadı, öğreten- beyaz kuşakla başlatan, sarı yapan, sonra turuncuyu veren. Herkes giymemeli o renkli kostümü, her burun takmamalı o kırmızı topu; çünki 'her işin bir aslı vardır', en azından vardı eskiden.

Palyaço zeki olmalı, yaratıcı olmalı; gözü keskin, anteni açık, kararı kıvrak, hareketleri zarif ve kendine has, mimikleri çeşit çeşit olmalı. Seyircisini (çocuğu) iyi tanımalı, ne istediğini, neye güldüğünü, ne zaman sıkıldığını bilmeli. Sahneyi verimli kullanmalı, her yeri görmeli, ilgiyi tazeleyebilmeli. Gerçek hayatta da nüktedan olmalı, sahnede konuşsa da konuşmasa da bu nükte onun her halinden dalga dalga taşmalı. Yalnız tiyatrocu değil, sanatçı da olmalı; kalemi, kulağı, ritmi kuvvetli olmalı ki güzel yüz boyayabilsin, dans edip dans ettirebilsin.

Tüm bu gönlümden kopan özelliklere sahip biri olsaydı Türkiye'de palyaçoluk mu yapmak isterdi acep. Hayal balonumun içine Robin Williams girdi palyaço kılığında, ben de küçülüp kendi cebimden çıktım, onun boynuna atladım, yanaklarından öptüm öptüm, elinden tutup zıp zıp dans ettim, öyle mutlu geçti ki 23 Nisan'ım... Yuvamdaki şenlikten evime dönerken ve gece yorganımın içine girerken hep onun tatlı yüzünü gördüm, içime birsürü baloncuk birsürü çiçek sığmıştı sanki, öylesine sevgi dolmuş ve taşmıştım...

Robin Williams ile hayal balonum içinde aşk yaşarken, bizim palyaço da Sünger Bob maketinin suratına sopayla vurmalarını söylüyordu çocuklara... Öyle hızlı vurmalıydılar ki Sünger Bob patlamalı ve içindeki şekerler dökülmeliydi... Yanımdaki sınıf öğretmeni arkadaşımla göz göze geldik ve kalp kalbe burulduk... Bu palyaço kılıklı oğlan, içinden süpriz dökülecek olan başka bir maket düşünememiş miydi? Koca bir ceviz filan olamaz mıydı mesela? Sünger Bob gibi tatlı bir karakterin yüzüne sopa sallamak onu hiç rahatsız etmiyor muydu? Sağduyusu olmalı palyaçonun, evet, belki mizahtan da önemli.

Palyaço, ince uzun balonları şişirip çocuklara kılıç yapacağını söylediğinde ise, öğretmen arkadaşım dayanamadı ve 'pardon kılıç değil de başka birşey olmaz mı ismi onun, sosis vs?' dedi. Ben artık kameramı kapadım, çantamı toparladım, eve dönüş moduna ve balonuna bindim.

Yurtdışında hiç palyaço seyretmedim, bilgim ve görgüm sırf film kadrajlarından, ama işin özünü kapmış ülkelerde çocuklara çocuk gibi davranılmadığına, çocukla ilgili her meselenin ciddiye alındığına şüphe yok. Çocuklarına dünyada eşi olmayan bir bayram hediye edilmiş ve her fırsatta onların ne kadar önemli oldukları büyük Atatürk'ü tarafından söylenmiş bir ülkenin ise, çocuk edebiyatı bile edebiyatın bir kolu olarak görülmüyor neredeyse... Çocukları aptal yerine koyan bir yaklaşım palyaçoluktan, çocuk edebiyatından başlayıp içinde çocuk olan her mecrada zevzekçe sırıtıyor.

Dağınık lafın kısası, palyaçoluktan para kazanmak isteyen arkadaşlara, naylon bonus saçlar ve sentetik kumaşlar içinde fenalık geçirmeyecekleri başka işler bulabileceklerini hatırlatıyorum. İlla bu işi yapacaklarsa da biraz daha merakla ve gönülden yaklaşarak konu üstüne kafa patlatmalarını, okumalarını, seyretmelerini, iyi hazırlanmalarını diliyorum. Yaparken eğlenmediği şeylerin izlerken eğlenceli olmayacağını da en basit baş parmak kuralı olarak parantezlemek istiyorum.

5 yorum:

  1. Tebrik ederim, çok yerinde bir tespit olmuş.

    YanıtlaSil
  2. palyaco'nun etimolojisine baktim yazini okuyunca... latince pallium'dan geliyor... kelimenin ana cevirisi modern dillere "palyatif" kelimesiyle girmis... anlami su> "yumuşatıcı, örtücü, asıl sorunu gizleyerek geçici çözüm sağlayan..."
    palyaco'daki gizli huznu ogretirler ya hep... onca boyanin arkasindaki kim acaba diye... kendi mutlu mu huzurlu mu...
    aslinda yukardaki sozluk anlami herseyi anlatiyor: kimliginden siyrilamamis bir paylaco belki de sunger bob'a sadizm uygulatan... asil soruna cozum bulamadan gecici cozum saglamaya calisan.
    kendini bilmek en buyuk meziyet degil midir???

    YanıtlaSil
  3. pallium, palyatif.. hiç bilmiyordum, çok güzel..

    balondan kılıç yaptırdığını da göz önüne alırsak sabıka kaydına bir gözatmakta fayda var:) hmm, neyse, sadece şapşaliko bir genç diye umud edelim:)

    YanıtlaSil
  4. ilk defa senin blogunu okudum ve bayıldım... ve şu clowning kursuna gidiyoruz ya biz sen de mutlaka gelip fikirlerini orada bizlerle paylaşmalısın. oradaki çalışmalarımızın anafikri de bu işte. çocuk veya büyük, aptal olan seyirci değil. öyle de düşünmemeli bir palyaço (ya da clown) ve de aptal görünmenin kaygısını taşımadan, doğamızdaki aptallıkları kullanarak ama akıllıca, keyif vermeli seyirciye. ancak kişiliğimiz clownımıza yansıdığından, çarpıklık varsa o da yansır sanırım. yani herkes palyaço olamaz, senin örneğine bakınca olmasa iyi olur diye düşünüyor insan....... ama yine de batman'deki joker'i (heath ledger'in oynadığı)seviyorum. bu da benim çarpık kişiliğim (mi acaba:)

    YanıtlaSil