14 Ocak 2009 Çarşamba

'Solissimo'
















Solissimo, benim bayıldığım, eskitemediğim, her ruh halime uyan ve nasıl böyle çalınır diye diye yıllardır hayranlıkla dinlediğim bir CD. Basın bülteni ağzıyla yazmak gerekirse de: Saf Prodüksiyon ve Milhan Müzik ortaklığıyla 2006'da çıkmış, geleneksel Latin Amerika müziklerine ilgi duyanlar için arşivlik bir CD.

Sadece Arjantin'li maestro ve gitarı var; ama bazen 2 bazen 3 bazen 5 kere üst üste (overdubbing) çalıyor Ricardo; onu şahsen tanıyıp insan olarak hayran olmamdan etkileşimli değil, gerçekten muhteşem bu CD.

Bu albüm aynı zamanda benim piyasaya çıkan 2. kapak tasarımım.



Ricardo'yu çok sevdiğim için, onun tüm grafik işlerini yüzümde bir tebessüm ve içimde bir pırpır ile yaptım. Güzel tasarım yapmak için CD sahibini sevmek gerekmiyor tabi ama seversen dip köşe detaylara daha çok sahip çıkıyorsun, resimleri özenle seçiyorsun, 2 kat daha zamanı memnuniyetle ayırıyorsun, geceleri uykun gelmez oluyor, sabah iş başı yapmak için saat kurman gerekmiyor, kağıt, kartuj ve ozalitçiye giden paraları lira değil kuruş cinsinden algılıyorsun. Çok mucizevi bir tepkimesi var bu sevgi olayının.


Ricardo'nun resimlerini Yuri çekiyordu önce. Sonra bana devretti görevi, çünki onun bir teorisi var; bayan resimlerini erkek, erkek resimlerini bayan fotoğrafçı çekerse gözün parlaması, tebessümün doğallığı bakımından çıkan sonuç bambaşka olur. Bilmiyorum ne kadar doğru ama Ricardo çok doğal ve sempatik ben de çok keyifliydim çekerken.


Açık hava resimlerini Yuri'nin 30 küsür yıllık SLR 'Zenit-E' siyle çektim. Makinanın deri çantası açıldığında duyduğun koku o 30 yıla şahitlik yapıyor. Bu tozlu- antika kokulu makinadan çıkan sonuca inanamadım; renkler o kadar güzel, derinlik o kadar harikaydı ki sanki photoshop'un Alice in wonderland effect'i varmış da onu kullanmışım gibi oldu.



CD'de Ricardo'nun 2 bestesi var. Diğer şarkılar Arjantin, Uruguay, Paraguay, Karaib, Ekvador, Brezilya ve Bolivya'dan. Her şarkının Türkçe, İspanyolca ve İngilizce açıklaması var; yani açıklama derken, paylaşımı, mini hikayesi diyelim. Dil çok samimi, esprili. Mesela bir bestesi hakkında şöyle yazmış: 'Bumba, eğlence için küçük bir parça. Meraklı dinleyici Prokofiev'in Re majör keman konçertosunun üçüncü bölümünden araklanan bazı notaları farkedecektir.' Ricardo tanıdığım en büyük ve en mütevazi müzisyenlerden.


Ricardo birkaç yıl öncesine kadar İstanbul'da yaşıyordu, şimdi Susana'yla evlendi ve İspanya'ya taşındı. (ben de onunla sanırım 98 yılında Pera Güzel Sanatlar'da tanıştım. Latin gitar öğrenmek için kursuna kaydolmuştum. Ama ben daha 'alttan üçüncü teeel, birinci perdeee' diye bir saatte akor basarken bazı öğrenciler Miles Davis'in 'So What'ını çalışıyorlardı Ricardo'yla- bir organizasyonsuzluk klasiği yani- o yüzden kursu bırakmak zorunda kaldım, ama Ricardo Yuri'yle de tanışınca güzel bir arkadaşlık kapısı açıldı, Pera'ya müteşekkür kaldım.)

Stüdyo Yurik'de yapılan kayıtlar Yuri ve Ricardo gibi iki komik, rahat, esnek, ve profesyonel adam sayesinde çok keyifli geçti; ben tasarım ofisimde içerden gelen enerjiyle iyice pompalandım. Biz Ricardo'nun bu güzel eserini duyurmaya vesile olmaktan büyük gurur duyduk. O da Yuri'nin sound'unu, benim tasarımımı çok beğendiğini söyledi. Böyle mutlu sonla biten alışverişler sonrasında insanda tuhaf bir boşluk, burukluk kalıyor.

Ricardo'yu çok özledik.

http://www.blogger.com/www.prolatinmusic.com/Ricardo_Moyano.html
http://www.saf.com.tr/

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder